AB üyelik konusunda hatalı yaklaşımlar içinde

AB üyelik konusunda hatalı yaklaşımlar içinde
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, "Avrupalı dostlarımızın, Türkiye'nin üyeliği konusunda önyargılara dayanan hatalı yaklaşımlar içinde olduğunu ve...

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, "Avrupalı dostlarımızın, Türkiye'nin üyeliği konusunda önyargılara dayanan hatalı yaklaşımlar içinde olduğunu ve bunun bazı haksız uygulamalara yol açtığını görüyoruz" dedi.

 

ANKARA (AA) - Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suriye’deki sorunun çözümü için anlamlı bir adım atmakta aciz kalan uluslararası toplumun sorumluluk üstlenmekte de isteksiz davrandığını belirterek, "Ülke olarak yaptığımız 5 milyar dolarlık harcama için uluslararası toplumun katkısı 250 milyon dolar gibi sembolik bir rakamla sınırlı kalmıştır" dedi.

 

JW Marriott Otel'de başlayan 7. Büyükelçiler Konferansı'nın açılış konuşmasını yapan Çavuşoğlu, konferansta dış politikanın her yönüyle masaya yatırılacağını, ileriye dönük planların ortak akıl çerçevesinde değerlendirileceğini söyledi.

 

Cumhuriyetin 100. yılında her alanda daha güçlü, daha gelişmiş, daha saygın bir Türkiye hedeflediklerini dile getiren Çavuşoğlu, daha ilk yıllarında genç Cumhuriyet'in kök salmasında Türk hariciyesinin önemli bir rol oynadığını vurguladı.

 

Mevlüt Çavuşoğlu, 21. yüzyılın kaderini belirleyecek bir dönemden geçildiğine dikkati çekerek, "Biz de bu kritik dönemde Türkiye'nin dış politikasının nereden geldiğini ve nereye gitmekte olduğunu değerlendirmek istiyoruz" diye konuştu. Türk dış politikası için süreklilik ve değişimin birbirini tamamlayan unsurlar olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, bakanlık olarak sürekliliğin teminatı olduğu kadar, değişimi öngören, gerçekleştiren ve gerektiğinde yönlendiren bir aktör olarak görev yapmak durumunda olduklarının altını çizdi.

 

Türk dış politikasını yönlendiren temel ilkenin "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" felsefesi olduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, genç cumhuriyetin tarihi ve zorlu dönemde güçlenmesinin bu ilke doğrultusunda başarıldığını anlattı. Çavuşoğlu, 1. Dünya Savaşı döneminde diğer Avrupa ülkelerinden farklı olarak Türkiye'nin 12 yıl savaştığını ve bunu yaparken geçmişten kalan sorunların esiri olmadığını ifade ederek, sadece Türkiye'nin değil, bölgenin yüksek çıkarlarının gerektirdiği şekilde tüm ülkelere dostluk elini uzattığını belirtti. Bakan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

 

"Bugün bölgemizde devam eden krizlere rağmen çevremizde istikrar, refah ve işbirliği için çaba sarf ediyoruz. Sorunlara değil, çözümlere odaklanmaya çalışıyoruz. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği gerçekleştirdiğimiz ülkelerin sayısı 18'e çıkmıştır. Bu mekanizmaların 19'uncusunu Gürcistan’la kurmaya karar verdik. Bu mekanizmalar sayesinde komşularımızla diyalog ve işbirliğimize somut bir çerçeve kazandırdık. Bu bölgelerle ticaretimizi 7 katına çıkardık. En önemlisi diyalog ve işbirliğinin devamını sağlayacak bir kurumsal yapı kurmuş olduk. Kalıcı ve kapsamlı barış için karşılaştığımız güçlüklerden yılmadan çalışmaya devam edeceğiz. Avrupa kurumlarıyla bütünleşme sürecimizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Avrupalı dostlarımızın Türkiye'nin üyeliği konusunda önyargılara dayanan hatalı yaklaşımlar içinde olduğunu ve bunun bazı haksız uygulamalara yol açtığını görüyoruz. Bu dar görüşlü yaklaşımlara karşı çıkarken kamuoyunun AB’ye üyelik sürecine dair heyecanını yeniden kazanmasına yardımcı olabilecek adımlar üzerinde duruyoruz."

 

Bakan Çavuşoğlu, vize serbestisi diyaloğunu sonlandırmak için yoğun bir çaba sarf ettiklerini dile getirdi.

 

"Dünya düzeni değişirken veya başka bir düzenin temelleri atılırken bizim bu değişimi dışarıdan izleme lüksümüz yoktur" diyen Çavuşoğlu, değişimi anlamak, değişime ayak uydurmak ve düzenlemek zorunda olduklarının altını çizdi.

 

Mevlüt Çavuşoğlu, günümüzde birçok farklı riskle başa çıkmak zorunda olduklarını dile getirerek,  "Tarih boyunca terörün değişik şekillerine maruz kalan ülkemiz, son olarak sınırının hemen ötesinde ortaya çıkan DEAŞ ve ortak bir küresel tehdit olan terörle karşı karşıya kalmıştır" ifadelerini kullandı.

 

Demokrasi, özgürlük ve insan hakları taleplerinin artık evrensel talepler haline geldiğinin en açık örneğini Suriye'nin oluşturduğunu anlatan Çavuşoğlu, bu halkın 1,6 milyonunu Türkiye’nin misafir ettiğini hatırlattı. Bakan Çavuşoğlu, "Ne acıdır ki Suriye’deki sorunun çözümü için anlamlı bir adım atmakta aciz kalan uluslararası toplum, sorumluluk üstlenmekte de isteksiz davranıyor. Ülke olarak yaptığımız 5 milyar dolarlık harcama için uluslararası toplumun katkısı 250 milyon dolar gibi sembolik bir rakamla sınırlı kalmıştır" şeklinde konuştu.

 

Suriye rejiminin uyguladığı mezhepçi ve ayrımcı politikaların bölgede DEAŞ ve diğer terör gruplarının güçlenmesine yol açtığını söyleyen Çavuşoğlu, uluslararası toplumun DEAŞ ile mücadeleye öncelik vermesini fırsat bilen rejimin de saldırılarını artırdığını ifade etti.

 

Türkiye’nin Suriye'den yeni bir göç akımıyla karşı karşıya kalmaması için sınıra yakın alanlarda güvenli bölgeler ve uçuşa yasak alanlar ilan edilmesi gerektiğini vurgulayan Çavuşoğlu, Türkiye'nin beklentisinin meşruiyetini uzun zaman önce kaybetmiş Esed rejiminin barışçı bir geçiş süreciyle yerini Suriye halkının tümünü temsil edecek birine bırakması olduğunu kaydetti.

 

(Sürecek)

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.