AB Bakanı Çelik'ten ABD'nin 'endişeliyiz' açıklamasına cevap

AB Bakanı Çelik'ten ABD'nin 'endişeliyiz' açıklamasına cevap
AB Bakanı Çelik, ABD'nin TSK'nın Sincar'a yaptığı operasyon sonrası yapılan endişeliyiz açıklamasına ilişkin, "Bir NATO ülkesi Türkiye, kendisine tehdit oluşturan bir terör kampını vurmuştur." dedi.

ANKARA

AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, A Haber'de katıldığı programda gündemi değerlendirdi.

TSK'nın Sincar'a yönelik operasyonunu ve Karaçok Dağı'ndaki terör örgütü PKK'nın uzantısı YPG'nin kampının bazı ABD'li komutanlar tarafından ziyaret edilmesiyle ilgili soruya Çelik, bu operasyonun bir NATO ülkesi olan Türkiye'nin güvenliği açısından yapıldığını belirtti.

Terör örgütü PYD/YPG'nin milli güvenlik için tehdit oluşturduğunun bilindiğini dile getiren Çelik, "Orada bir takım sahada yaptıkları işbirliği çerçevesinde bu müttefiklik ilişkisini inciten, rahatsız eden bu fotoğraların gözükmemesi lazım. Bu fotoğrafların olmaması lazım. Beraber nöbet tutmalar, fotoğraf vermeler kesinlikle doğru yaklaşımlar değildir. Fotoğraf nedir? Bir NATO ülkesi Türkiye, kendisine tehdit oluşturan bir terör kampını vurmuştur. O terör kampı bir başka NATO ülkesinin, ABD'nin bir komutanı ve o terör örgütünün mensubu tarafından ziyaret edilmiştir. Bunun arkasından gelecek 'endişeliyiz' açıklaması doğru bir yaklaşım üretilmediğini gösteriyor. Esas sorgulanması gereken bu fotoğraftır." diye konuştu.

"Bu retorikle, bu tutumla bu ilişkileri bizim sürdürmemiz mümkün değil"

Brüksel ve Strazburg’a bir ziyaret yapıp yapmayacağına ilişkin soruya Çelik, Mayıs ayı başı veya en geç ikinci haftasında Brüksel ve Strazburg’da kapsamlı görüşmeleri olacağını ifade etti. 

Görüşmelerde, bu şekilde ilerlenmesinin mümkün olmadığını muhataplarına söyleyeceğini aktaran Çelik, daha öncede ifade edilen Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki zirvenin yapılması gerektiğini ancak tek başına bu zirvenin de bir çözüm olmadığını belirtti. Çelik, zirve öncesinde, ilişkilere dair çıkacak takvim üzerinde çalışılması gerektiğini anlattı. 

Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ama bu durumu da bir şekilde, zirve ya da başka bir takım mekanizmalarla, artık karara bağlamamız lazım. Çünkü biz Avrupa’da herhangi bir şekilde muamele görecek bir ülke değiliz. Türkiye’ye karşı dikkatli ve saygılı bir dilin kullanılması lazım. Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı’na karşı saygılı bir dilin kullanılması lazım. Karşılıklı olarak çıkarlamızı düşünen, gümrük birliğinin güncellenmesi gibi süreçlerin doğru bir şekilde yönetilmesi ve hayata geçirilmesi lazım.”

Çelik, Avrupa dışındaki genel resme bakıldığında, ABD’de ilk defa bir başkanın "Brexit’i desteklediğine dair” açıklama yaptığı, transatlantik ilişkilerini, NATO’yu sorguladığı, AB ülkelerinin NATO’ya daha fazla katkı yapması gerektiğini söylediği bir dönemde, Kuzey Kore’nin etrafındaki gerilimin de dikkate alınması gerektiğini ifade etti. Bakan Çelik, “Tam böyle bir dönem, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin daha da sıkılaştırılması gereken bir dönemdir.” değerlendirmesinde bulundu.

"Tarihi hata zinciri"

AKPM'nin "siyasi denetim" kararından Türkiye-AB ilişkilerinin nasıl etkileyeceği hakkında Çelik, Avrupa Konseyi ve AKPM ile ilişkilerin bu karar öncesi gibi yürümeyeceğini belirtti.

Türkiye'nin Avrupa Konseyi kurucu üyesi olduğunu vurgulayan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"AKPM'nin aldığı kararı, Avrupa Parlamentosunun aldığı gibi tarihi hata zinciri olarak görüyorum. Burada sorulması gereken şuydu: Bombalanmış bir parlamentoyla, bir demokrasiyle, Avrupa Parlamentosunun ve AKPM'nin nasıl bir dayanışması olmuştur şimdiye kadar. Herhangi bir dayanışma ve iş birliği üretemiyorlar, maalesef politik kurumlar olarak davranmak yerine bir think-tank gibi sadece eleştiri üreten kurumlar haline geliyorlar. Bu karar, Türkiye'yi yargılayan, Türkiye ile ilgili herhangi bir şekilde Türkiye'nin demokrasi liginden düşmesinin altını çizen bir karar olarak okunamaz. Bunu kabul etmeyiz." 

"Türkiye, Avrupa'da misafir değil ev sahibidir"

AKPM'nin kararı sonrasında Türkiye'nin ne gibi adımlar atacağı konusunda Çelik, Türkiye'nin, Avrupa'nın güvenliği ve refahının ortağı olduğuna dikkat çekti.

"Bugünkü Avrupa'nın şekillenmesinde bedeller ödemiş ve buraya büyük katkılar sağlamış bir ülkeyiz. Avrupa'nın bugünkü güvenlik durumunda ve ulaştığı refahta da imzamız var." diyen Çelik, Türkiye'nin Avrupa'da misafir değil ev sahibi olduğunu vurguladı.

Çelik, "Avrupa'daki ırkçı partilerin pek çoğunun ürettiği Türk düşmanlığı, İslamofobi veya Erdoğan karşıtlığı dediğimiz bu siyasetlerin hiçbiri tesadüf değil. Bunların sadece Avrupa'nın içerisinden üretildiğini de düşünmeyelim. Avrupa'da Türkiye karşıtı ırkçı partilerin pek çoğunun sponsorlarının Türkiye'nin Avrupa dışındaki rakipleri olduğunu da görürüz. Birtakım rakip devletler, Türkiye'nin Avrupa sahasını, coğrafyasını ve siyasetini terk etmesi için de bu ırkçı partiler üzerinden bir siyaseti güdüyorlar." ifadelerini kullandı.

"(Avrupa) kamuoyunu iç siyasi saiklerle zehirledi"

Çelik, "Rasyonel olmayan bir şekilde Türkiye’nin Avrupa’daki seçimlerin ve iç siyasetin bir parçası haline getirilmesi, aslında kendi kendilerini felç eden bir tablo ortaya çıkartıyor.” dedi.

Fransa’da cumhurbaşkanı adaylarından, "En Marche (Yürüyüş)" Hareketinin lideri Emmanuel Macron’un “Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde Türkiye-AB ilişkilerinin ilerlemeyeceğine" yönelik ifadelerinin hatırlatılması üzerine Çelik, bu durumun, Macron’un en yakın rakibinin aşırı sağcı Ulusal Cephe Partisinin adayı Marine Le Pen olması dikkate alınarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. 

Le Pen’in “Fransa’nın AB’den çıkması, Rusya ile yakınlaşması ve Almanya’ya karşı siyaset üretmesi gerektiği” şeklindeki yaklaşımına işaret eden Çelik, aynı zamanda Le Pen’in “asimilasyon peşinde koşan ırkçı siyaseti” net bir şekilde ortaya koyduğunu belirtti.

Macron’un da böyle bir ortamda bir siyasetin değil “siyasetsizleşmenin” ürünü olarak öne çıktığına vurgu yapan Çelik, Le Pen’in de partisinin kısıtlayıcı politikaları içinde seçime girmek istemediği için partisinden ayrıldığını anımsattı.

Çelik, şunları kaydetti:

Türkiye'nin Fransa, Hollanda ve Almanya seçimlerinin parçası haline geldiğini dile getiren Çelik, "Benim muhataplarım, çeşitli bakanlar bana ‘Bizim kamuoyumuz bu şekilde talep ediyor’ dediklerinde onlara şunu söylüyorum, ‘Kamuoyunuzun böyle bir talebi yoktu. Siz kendi kamuoyunuzu iç siyasi saiklerle zehirlediniz.’ Ama sonuçta ne oluyor, giderek merkez partilerin ajandaları, aşırı sağ partiler ya da aşırı sol partiler tarafından tayin edilmeye başlıyor. Bu, siyasetin çökmesi demektir. Demokratik siyasetin çökmesi demektir. Eğer bu şekilde giderse, bir müddet sonra biz sadece aşırılar arasındaki yarışlara tanık olacağız."

Yunanistan’ın darbeci askerlerin iadesini tekrar reddetmesi

Türkiye’nin, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sonrası Yunanistan'a kaçan darbeci sekiz askerden üçüne ilişkin Yunanistan’a yaptığı yeni iade talebinin de reddedilmesinin anımsatılması üzerine Çelik, Yunanistan'a yaptığı ziyarette, muhataplarına darbe girişiminin Türkiye tarihi açısından en ağır saldırılardan biri olduğunu anlattığını kaydetti.

Bu konuda yapılacak bir hatanın, Türkiye’nin milli hafızasında çok olumsuz bir yere konumlanacağını muhataplarına ilettiğini söyleyen Çelik, şöyle konuştu:

“Maalesef 'yargı kararları' diyerek bu sonuç alınıyor. Biz bunun hiçbir şekilde sadece 'yargı kararı' olarak okunamayacağını ifade ediyoruz. Yani ortada açık bir darbe girişimi var. Bu darbe girişiminde bulunmuş katiller bizim sınırımızı geçip, komşu bir ülkenin topraklarına girmişler. O komşu ülkenin bunları anında iade etmesi lazım. Nasıl ki helikopteri anında iade ettiler, bu katilleri de iade etmeleri lazımdı. Dolayısıyla bu Türkiye-Yunanistan ilişkileri açısından asla unutulmayacak, Türkiye’nin zor bir döneminde, Türkiye’ye karşı suç işlemiş olanların himayesi anlamında algılanacak bir tutumdur.”

Muhabir: Sultan Çoğalan,Ecenur Çolak

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.