34 yılda 1552 eseri olan sultan: Abdülhamid Hân

34 yılda 1552 eseri olan sultan: Abdülhamid Hân
Sultan Abdülhamid Hân'ın hüküm sürdüğü Osmanlı topraklarında şu an, Türkiye dışında 19 bağımsız ülke mevcut. Yani Sultan Abdülhamid şimdiki,...

Sultan Abdülhamid Hân'ın hüküm sürdüğü Osmanlı topraklarında şu an, Türkiye dışında 19 bağımsız ülke mevcut. Yani Sultan Abdülhamid şimdiki, Türkiye dâhil toplam 20 ülkeyi 34 yıl tek başına yöneten bir hükümdardı. Ve saltanâtından geriye tam 1552 eser kaldı.

MAHMUT SAMİ ŞİMŞEK / TARİH SANDIĞI

1552 adet eser sayabilir misiniz. Eserleri bırakalım, sadece 1552 ye kadar sayın, bu rakamın ne kadar büyük bir rakam olduğunu göreceksiniz. Ya geriye bu kadar eser bırakmış olan sultanın büyüklüğü...

27 Nisan 1909 Sultan 2. Abdülhamid'in tahttan indirilmesinin yıldönümü. Bu hafta Sultan Hamid'in hal'ini, 31 Mart vak'asını falan anlatmak yerine, o yüce hükümdardan geriye neler kalmış, ne gibi eserler bırakmış, onları anlatmak istedim.

İSTANBUL'UN İKİNCİ FÂTİHİ

Osmanlının en kudretli sultanlarından biri olan Sultan Abdülhamid Han, 34. pâdişah. 34 yaşında pâdişah oldu. Mîlâdî değil ama hicrî takvimle 34 yıl saltanat sürdü.

7 tepeli İstanbul'u fetheden 7. Osmanlı pâdişâhı Fâtih Sultan Mehmet Han'dan sonra İstanbul'un 2. fâtihi diyebileceğimiz Sultan Abdülhamid Han... Tahttan indirilip de Selânik'e sürgüne gönderildiğinde ve arkasından Balkan savaşları çıkma arifesinde apar topar götürüldüğü gibi yine apar topar İstanbul'a getirildiği dönemlerde bile başta pâyitaht İstanbul olmak üzere, ülkesinin menfaatlerini, nasıl kendi menfaatlerinin önünde tuttuğunu, kerîmesi Ayşe Sultan'ın "Babam Sultan Abdülhamid" isimli hâtırâ kitabından ve kendi hâtırâlarından öğreniyoruz.

1. Dünya savaşı öncesi devrik pâdişah olarak Beylerbeyi Sarayı'nda gözaltında tutulduğu dönemde, karşı sâhillerdeki Dolmabahçe Sarayı'ndan gelen, Sultan Reşad'ın fermânını dinleyip, O'nu fikrinden vazgeçirmeseydi İstanbul Osmanlı'nın elinden çıkacaktı belki de. Zîrâ fermanda Sultan Reşad, kendisinin Konya'ya, Sultan Hamid'in de Bursa'ya gitmesi gerektiğini, İstanbul'un tehlikede olduğunu söylüyordu. Sultan Hamid, birâderinin bu fermânına şu meâlde bir cevap yazmıştı:

"Birâderim Sultan Reşad Hazretleri, tehlike altında olan vatan topraklarını terkediverme âdetini kimden öğrenmiş acabâ. Son Bizans imparatoru dahi, ülkesini terk etmemiş, savaşarak ölmüştü. Balkan harbi çıktığında Selânik'i terk etmek de yanlıştı. Eğer ecdâdımız da böyle davransaydı, biz hâlâ Domaniç Yaylası'nda koyun otlatıyor olurduk. Sultan Reşad, bu cevap üzerine devrik pâdişâhı haklı bulup, pâyitaht İstanbul'u ölene kadar savunmaya iknâ olmuştu. İşte Sultan Hamid'e İstanbul'un 2. fâtihi dememize sebep olan hâdise böyle. Eğer Sultan Abdülhamid Han tahttan indirilmeseydi, Osmanlı Devleti ne Balkan harbi felâketine, ne de 1. Dünya savaşı fâciâsına sürüklenirdi.

BİTMEZ TÜKENMEZ MESELELER

Hicrî takvimle 34 yıllık saltanâtı boyunca en çetrefil hâdiselerle uğraşmak zorunda kalan Sultan Hamid Han, tahta çıkar çıkmaz, bütün gücüyle engel olmaya çalıştığı 1877-78 Rus Harbine girmek zorunda kalmıştı. 93 Harbi diye bilinen bu savaşta ( Rûmî takvime göre 1293 yılına denk geldiğinden Osmanlı tarihinde 93 Harbi olarak bilinir ) mağlûp olan Osmanlı Devleti, bu büyük belâdan sonra arka arkaya fâsılasız bir yığın felâketle boğuştu yıllar boyu. Batının, Osmanlının başına açtığı gâileler bitmek bilmiyordu. Bir yığın dış belâ ile uğraşmak zorunda kalan Sultan Hamid, içeriden de jöntürkler ve İttihat-Terakkî sevdâlılarının başına açtığı bitmez tükenmez gâileyle uğraşmak zorunda kalmıştı. Bütün bunların yanında borç içinde kıvranan, mâlî durumu perişan bir devletin başına geçmiş olan pâdişah, duyûn-i umûmiye denilen dış borçlarla da mücâdele ediyordu. Amcası Sultan Aziz'in hal'i için yapılan masrafları dahi borç alıp, Sultan Hamid'e ödettiren bir kadro da etrâfında, tıpkı suikastle öldürdükleri pâdişah gibi bu yeni pâdişâhın da tahtını devirmenin planlarını yapıyorlardı. İşte bu tâlihsiz fakat kudretli sultanın saltanâtı zorluklarla mücâdele içinde geçti. Onca zorluğa rağmen, yaptırdığı eserlerin de haddi hesâbı yoktur.

Kendi cebinden...

Necip Fâzıl, Ulu Hâkan isimli kitabında bu eserleri şu şekilde sayar:" Bugün üniversite kütüphanesinde apaçık yatmakta olan 'Defter-i Mesarifat-ı Hümayun' a göre:

Sultan 2. Abdülhamid, hükümdarlığının 25. yılında, Kise-i Hümayun'dan millî tesislere tam 72 milyon 780 bin 129 altın sarf etmiştir. Evet, Sultan 2. Abdülhamid bu parayı, Kise-i Hümayunu'ndan yani şahsî parasından ve gelirinden çeyrek asır içinde Türk Milleti uğruna harcamış ve millî tesisler halinde tam 1552 parça hayır ve irfan binâsı yükseltmiştir. Bunlar cami, mektep, medrese, hastane, fabrika, tezgâh, bakım ve terbiye evi halinde tam 1552 adet tesis. Haydarpaşa'da ne kadar millî ve resmî tesis varsa hepsi O'nun. Lise binâsı, hastâneler, baytar mektebi, mendirek vs.

Yıldız üstündeki bütün binâlar, kışlalar vs.

Çapa mektepleri, Gurebâ hastânesinin ilâve pavyonları, Hamidiye Etfal hastânesi, bugün hâlâ bütün İstanbul'u ihyâ etmeye devâm eden Hamidiye çeşmeleri...

Üsküdar'da Şabanağa Tekkesi civârındaki mektep ve binâları, Beykoz cam fabrikası, Sultanahmet sanâyi mektebi, Yüksek ticâret mektebi binâsı, Küçükçekmece kibrit fabrikası, Hereke dokuma fabrikası, Yıldız çini fabrikası, İzmir, Bursa, Diyarbakır, Sinop, Konya vs sanayi mektepleri, İzmit, Adana vs'de Hamidiye köyleri, koskoca Tıbbiye ve Mülkiye mektepleri, mühendishâne ilâveleri.

Her vilâyette okullar, hastâneler, yollar, çeşmeler... Viyana'dan başka bir yerde, bir eşi bulunmayan modern bir tıp fakültesi... Ayrıca hicrî takvimle 1293'te Mektebi Mülkiye, 1297'de Hukuk fakültesi ve Divân-ı Muhasebatı (Sayıştay) ve Beyoğlu Kadın Hastanesi, 1299'da Güzel Sanatlar Akademisi, 1300'de Yüksek Ticaret Mektebi, 1301'de Yüksek Mühendis Mektebi ve yatılı kız lisesi, 1308'de Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi, Kâğıthane'de Poligon... 1303'te Terkos suyunu İstanbul'a getirdi. 1307'de Bursa İpekçilik Mektebi, 1309'da Bursa demiryolu ve Aşiret Mektebi, 1310'da Üsküdar Lisesi, Rüştiye mektepleri ve yeni PTT binâsı, Osmanlı Bankası, Yafa-Kudüs-Ankara demiryolu, Hamidiye kâğıt fabrikası, Kadıköy havagazı fabrikası, 1311de Osmanlı Sigorta şirketi, Küçüksu Barajı ve Manastır-Selanik Demiryolu, 1312 de Hamidiye Yüksek Ticaret Mektebi ve Galata Tophane rıhtımı, Dolmabahçe saat kulesi, 1313 te Beyrut-Şam demiryolu, Dârülaceze binâsı, mum fabrikası, Afyon-Kargu demiryolu, Sakız limanı, şimdiki İstanbul Erkek lisesi binâsı, İstanbul-Selânik demiryolu, Bakırköy Akıl Hastânesi, 1315 te Selânik rıhtımı, Şam-Halep demiryolu ve Şifâ hastânesi. 1316 da Şişli Hamidiye Etfal Hastânesi, 1318 de Medine-i Münevvere'ye kadar telgraf hattı, 1320'de Hamidiye-Hicaz demiryolu, Kâğıthane'de Hamidiye İçme suyu, Haydarpaşa rıhtımı, Modern Arama Mektebi, Şam'da Tıbbiye-i Mülkiye. 1322 de Dilsiz ve sağırlar okulu, Bingazi'ye telgraf hattı, 1323 te Yıldız Sarayı ve önündeki Hamidiye Cami-i Şerîfi, İstanbul-Köstence kablo hattı. Haydarpaşa istasyon binâsı...

Saymakla bitecek gibi değil... Her şey O'nun eseri."

"Sânî-i Bânî-i Devlet" unvânı, Sultan 3. Mustafa için söylenmişse de aynı unvânı Sultan 2. Abdülhamid için de rahatlıkla söyleyebiliriz.

31 Mart, Abdülhamid Han'a suikastin adıydı

Ziya Nur Aksun'un kaleme aldığı 2. Abdülhamid Han, 31 Mart'a giden ve 31 Mart'tan bugüne gelen güzergahtaki tüm aktörlere ışık tutuyor. 31 Mart, yaşandığı 1909 yılından bu yana, Türkiye'de hep gündemde kalmış siyasi bir olgu. Ziya Nur Aksun'un "II. Abdülhamid Han" adlı eseri, bu dönemi, canlı tanıklar, hatıratlar ve tezlerden oluşan geniş bir kaynakçayla ele alıyor. Aksun, 'Büyük kudretini kaybettiği 19. yüzyılın başından beri Batı'nın mücadele sahnesi haline geldi' dediği Türkiye'nin 31 Mart'ı doğru anlaması için olayın bütün faktörlerini ortaya koymaya çalışıyor.

31 MART'IN DİĞER ADI KAOS

632 sayfalık eserin dörtte biri, 31 Mart olayını ve Sultan Abdülhamid Han'ın tahttan indirilmesini anlatıyor. 'II. Abdülhamid Han' adlı eser, 31 Mart deyince akla gelebilecek ilk kelimelerden birinin 'kaos' olduğuna işaret ediyor.

Bu ortamda ülke içindeki muhtelif çevrelerle muhafazakâr grupların bir kısmınının etki altında kalarak 31 Mart olaylarını meydana getirdiğini anlatan Aksun, "Sonunda Alman nüfuzu galip gelmiş, bir müddet sonra da Sultan Abdülhamid Han'ı tahttan alaşağı etmişlerdir; bir bakıma 4 yıl önce bomba suikastıyla bitiremedikleri işi sonuçlandırmışlardır..." diyor. 'II. Abdülhamid Han' adlı bu eser, 31 Mart'tan günümüzdeki siyasi çekişmelere faydalı çıkarımlar sunuyor.

ÖTÜKEN NEŞRİYAT

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.