28 Şubat'ta millet mağdur oldu
28 Şubat döneminin İçişleri Bakanı Meral Akşener, "Öyle şeyler oldu ki. Bu millet kaybetti, onun için ben mağdurum demiyorum" dedi.
ANKARA (AA) - 28 Şubat döneminin İçişleri Bakanı Meral Akşener, "Öyle şeyler oldu ki. Bu millet kaybetti, onun için ben mağdurum demiyorum. Bir rövanş isteğim söz konusu değildir. Ders çıkarmamız gerek. Kim kazandı? Hiç kimse" dedi.
Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada, mağdur olarak duruşmaya çağrılan Akşener, avukatların sorularını yanıtladı.
Sanık avukatının, 'Bülent Orakoğlu'nu sizce kim açığa alın dedi' sorusu üzerine Akşener, "Karadayı'yla da görüştüğümde bu işin halledileceğini söyledi. Erbakan'a ve Çiller'e de söyledim. Orakoğlu'nun görevini yaptığını söyledim. Sonra kendisini New York'a ateşe olarak gönderdim. Sonra hükümet düştü. 5 Temmuz gibi uyandım. Ben casusluk yaptırmış ve de bu suçlamayla vatan hainliğiyle suçlanan biri oldum" ifadelerini kullandı.
Akşener, "Kadir Sarmusak sivil hayatta polis, kendisinin oraya girdiğini, o anda orada bir personeliniz olduğunu biliyor muydunuz" sorusuna "Hayır. Ben sorayım nasıl oluyor da bir onbaşı Deniz Kuvvetlerinin bilgisayarını boşaltabiliyor? Biz yandık o zaman. Ben, o bilgisayardan bu çalışmanın nasıl elde edildiğini bilmiyorum. Gelen belgeye baktığımda bunu sümen altı edebilirdim. Böylece sövülmezdi, tehdit edilmezdim. Yıllarca ölünceye kadar böyle anılmazdım. İktidar değiştikten sonra da casuslukla yargılandım" yanıtını verdi.
Sanık avukatının, 'Hiyerarşi dışı bir belgeden bahsettiniz, bir genelge var. Bazı işlemler yapılmasını emrediyorsunuz. O belgenin içeriğini baskı altında mı yaptınız' sorusu üzerine Akşener, "O genelgeyi rahmetli Erbakan'ın direktifleriyle hazırladım. İçeriğini biliyorum. Millet tarafından seçilmiş, iktidarın bakanı tarafından hazırlanmış bir genelge. İçişleri bakanı ve iki hükümeti, iki siyasi partisini eleştirebilir. Bir vatandaş olarak beğenmemişsinizdir. Bunda, Refah ve Doğru Yol Partisi bir sonraki seçimde oy kaybetti. Davul siyasetçinin boynundaysa tokmak başkasının elinde olamaz. Bütün subay ve eşlerini istihbarat elemanı gibi doğal buluyorsanız size birşey söyleyemem. Onların bedelini vatandaş verir. Genelgeyi kabul ediyorum, altında imzam var" şeklinde konuştu.
-"Tabancayı uzatıp imzalayacaksınız diye bir şey yok"
Akşener, Avukat Hüseyin Ersöz'ün, "Siz, görev yaptığınız dönemde herhangi bir şiddet eylemiyle karşılaştınız mı' sorusuna, 'Ben kişisel olarak yüzüme karşı yapılmış bir davranışla karşılaşmadım" dedi.
Avukat Ayhan Kaçmaz'ın da "MGK'da alınan kararları, askerlerin bu kararları imzalayacaksınız diye bir dayatmaları, zorlamaları var mıydı" sorusu üzerine Akşener, MGK'nın toplantı kurallarını anlattı. Cumhurbaşkanın bulunduğu yerde bir saygısızlığın olmadığını, toplantının gergin ama nezaket içinde geçtiğini belirten Akşener, "Tabancayı uzatıp imzalayacaksınız diye bir şey yok, bunu soruyorsanız" dedi.
Avukatın "Bunun daha önce hazırlandığı söyleniyor" demesi üzerine Akşener, şöyle devam etti:
"Hayır. Bizler değil, başbakan konumunda, başbakan, cumhurbaşkanı, MGK genel sekreterleri arasında bir mekik diplomasisi olur. Bunu biliyorum. Bir 24 madde olduğunu, fakat bunun daha sonra 18 maddeye indiğini biliyorum. Bu maddelerin insanları rencide eden bazı maddeler olduğunu biliyorum. Bunla ilgili bir tartışma oldu. En son ben imzaladım, bir hafta sonra."
-"Tanklar yolu şaşırmış"
"Eski Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ın görevden alınmasıyla ilgili bir baskı olup olmadığının" sorulması üzerine de Akşener, "Hayır. Şahsıma ait herhangi bir şahıs, silahlı bürokrasiden silah uzatıp 'bunu imzalayacaksın' diyen olmadı. Dense tersini yapardım" dedi. Akşener, şunları anlattı:
"Böyle bir şey olmadı. Başkasına olmuş mudur bilmiyorum. Ben böyle bir tehdit almadım. Ama şöyle bir şey oldu. Sincan'da bir gece yapıldı. Soruşturma açtım, o şahıs hakkında, daha sonra da açığa alındı. Yetinilmedi tanklar yürüdü. Sordum, 'Tanklar yolu şaşırmış.' Tank silah değil midir? Silahla yürüdü. İçişleri bakanı olarak tanklar sizin görev alanınızda değil. Siyaset çözüm bulma aracıdır. Erbakan yerli bir insandı, saygılıydı. Erbakan, burada oturan beyefendilere 'Beni doğru anlayın' diyen insandı. O dedikçe kaşlar böyle aşağı yukarı kalkardı. Tansu hanım da TSK mensuplarıyla iyiydi. Büyük bir terör mücadelesi verdiği için askerleri silah arkadaşı görüyordu. Tanklar da yürüdü, sayın Başbakana sövüldü de. Burada terbiyem müsait değil. Böyle bir atmosferde tabanca dayayan olmadı. Dayanmış gibi bir atmosfer oluştu. O hükümet iki yıl sürecek değişimi bir yıl öne aldı. Niye aldı? Hala acaba biz kendimizi anlatır da o önyargıları atlatabilir miyiz? Benim altına imza atığım genelgeden bahsediyorum."
Meral Akşener, MGK toplantılarında MİT brifinglerinde ve MİT raporlarında irticadan ne şekilde bahsedildiğinin sorulması üzerine Akşener, MGK Genel Sekreterliği, MİT ve emniyet tarafından Türkiye'nin güvenliği açısından çok şeylerin sunulduğunu söyledi.
-"Burada terbiyem müsait değil"
"Erbakan'a bir baskı oldu mu" sorusunu Akşener, şöyle cevapladı:
"Bir dakika karanlık eylemleri, 'Şeffaf siyaset' deyip 1 dakikalık karanlık eylemleri. Bir üst düzey askeri yetkiliden aldığım diye yazılan şeyler. STK'ların yürüyüşü, tankların yürüyüşü. Sayın Erbakan'a gelip 'Şu kadar para istiyoruz' diyen… Bütün uzlaşmaz çelişkilerin biraraya geldiği bir dönem. Hepsi biraraya geldi, irtica gitsin. Eyvallah. O iktidar, ekonomi bozulduğu için mi gitti? Terör ortamında çok sayıda şehit olduğu için mi gitti? Bunlara baktığımızda atmosferin 'havada ikmal' denilmişti Çiller ve Erbakan yer değiştirmesiyle... Sonuç itibariyle siyaset çözüm bulma aracı. O iktidar çözüm bulmaya çalıştı, bulamadı. İstifa etti. Hükümet Çiller'e verilmedi. Tanklar da yürüdü, sayın Başbakana sövüldü de."
-"Ben mağdurum demiyorum"
Akşener, sanık avukatlarının, "2000 yılına kadar BÇG'de belirli istihbaratın toplandığını biliyor musunuz" sorusuna da bilmediği karşılığını verdi.
Meral Akşener, "Siyasi sonuçları vardır, vatandaş nezdinde cezasını gördük. Asıl mesele şu. BÇG, Mesut Yılmaz zamanında Başbakanlık Takip Merkezine çevrilmeye çalıştı, legalleşti mi bilmiyorum? Üzgünüm, burası benim doğurduğum çocuklar gibi çocuklardan oluşuyor burası. Benim gibiler, çocukları davul zurnayla askere göndeririz. Öyle şeyler oldu ki. Bu millet kaybetti, onun için ben mağdurum demiyorum. Kim kaybetti? Dindar kesimin vatan duygusu kayboldu. Ders çıkarmalıyız. Bir rövanş isteğim söz konusu değildir. Ders çıkarmamız gerek. Kim kazandı? Hiç kimse" ifadesini kullandı.
Bu arada, söz alan Akşener'in avukatı, müvekkilinin sorulara cevap vermek için salonda olduğunu, meslektaşları tarafından yorum yapılmadan soru sorulmasını talep etti.
Bunun üzerine ayağa kalkan Avukat Ömer Kavili, Akşener'in tanık olarak huzurda bulunduğunu belirterek, elindeki notlara mahkeme tarafından el konularak birer örneğinin de kendilerine verilmesini istedi.
Talebin reddedilmesi üzerine Kavili ile mahkeme başkanı arasında sözlü tartışma yaşandı.
Tartışmanın uzaması nedeniyle mahkeme başkanı, Kavili'nin dışarı çıkarılmasını istedi.
Kavili, "Bu mahkemeden adalet çıkmaz" diyerek salondan ayrıldı.
-"Mahkeme cevabını arıyor"
Sanık avukatlarından Fethi Öztürk'ün, "Parlamentoda ikna odalarının kimler tarafından kurulduğu" sorusuna Akşener, ikna odalarını duyduğunu, ancak elinde belge olmadığını söyledi.
Akşener, "O kurdu, şu kurdu diyemem. DYP'nin 45 milletvekilinin gidişi. Bir arkadaşımızın ayrılacağını bilirdik. Bir arkadaşımız ikna etmeye giderdi. Ama o da istifa eder, giderdi. Sonuç itibariyle o hükümet, Çiller'e değil, Yılmaz'a verildi. Ogünkü iddialar. Bir kısmı tekrar seçilme, bir kısmı para aldığı, bunu görmedim, bir kısmının bakan olma iddiaları oldu basında" dedi.
"28 Şubat darbe midir" sorusuna ise Akşener, "Bu mahkeme o sürecin, 28 Şubatın darbe midir, değil midir cevabını arıyor. Sonuçta hakim karar verecek. Böyle yorum yapma imkanım yok. Ancak bu konuda en çok konuşan benim. 2002'ye kadar konuştum, sonra sustum. Asla darbedir demedim, BÇG için darbeye hazırlık için hiyerarşi dışında çalışan bir gruptur dedim. Özkasnak, bir televizyon programında 'Post modern darbedir' dedi" ifadesini kullandı.
Kendisine ulaşan belgelerin fotokopisini veya aslını alıp eve götürmediğini, dosyayı gördüğünü, aldığı belgeyi de başbakana sunduğunu belirten Akşener, belgenin Genelkurmay'ın hiyerarşisi dışında hazırlandığını söyledi.
Belgenin daha sonra hükümet tarafından medyayla paylaşıldığını, sürecin de kolay gelişmediğini kaydeden Akşener, "İşveren ve işçi örgütleri, işçi ve işveren sendikası aynı yerdeydi. İrtica gitsin. Hükümet buna hep dikkat etti. Dini bir motivasyon üzeriden tetik çekilirse önlem almak zor olur. Sayın Erbakan'la bunu konuştum. İrticanın tanımı konusunda biz birbirimizden farklıydık. Şimdi bir siyasal islam var" diye konuştu.
Daha sonra, sanık avukatlarından Erol Aras, avukat arkadaşının salondan çıkarılmasını eleştirmesi üzerine, Mahkeme Başkanı Fevzi Şıngar da "İlk kez bir avukatı duruşma salonundan çıkardığını" söyledi ve üzüntülerini dile getirdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.