12 Eylül darbe yasalarını değiştirelim
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, başkanlık sistemi tartışmalarına ilişkin, "Biz sorunların tamamını unuttuk, bir kişiyi göre rejim oluşturmaya çalışıyoruz" dedi.
ANKARA (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, başkanlık sistemi tartışmalarına ilişkin, "Biz sorunların tamamını unuttuk, bir kişiyi göre rejim oluşturmaya çalışıyoruz. 'Efendim parlamenter sistemi atalım, yerine başkanlık sistemi kuralım.' Nasıl bir başkanlık sistemi? 'Amerika'daki gibi olmasın, başka yerdeki gibi olmasın, bize uygun bir başkanlık sistemi olsun?' Türkiye'nin derdi bu mu? 200 yıllık bir parlamenter sistem deneyimimiz var. Eksiği var mı? Var. Nereden kaynaklanıyor eksikliği? 12 Eylül darbe yasalarından kaynaklanıyor. Gelin değiştirelim" dedi.
Organize Sanayi Bölgesi (OSB) başkanlarıyla, Holliday Inn Otel'de bir araya gelen Kılıçdaroğlu, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, AK Parti'nin seçim bildirgesinde başkanlık sistemin de olacağını" açıklamalarının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Namus ve şeref kavramı, sadece bizim toplumumuz için değil, bütün toplumlar için ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Bütün toplumların, insanlığın namus ve şeref kavramı üzerine titrediğini biliyoruz. O nedenledir ki insanlar, ant içerken 'namusu ve şerefi üzerine' ant içerler ki toplumu tatmin etsinler, topluma güvence versinler. 'Ben namusum ve şerefim üzerine ant içiyorum' dediği andan itibaren, toplum onun ettiği yemini tutmasını bekler. Sayın Erdoğan, TBMM'ye geldi, saygıyla karşılandı, kürsüye çıktı, tarafsızlığı konusunda namusu ve şerefi üzerine ant içti ama ettiği yemini tutmadı. Şu soruyu sormak isterim; Sizin kafanızdaki şeref ve namus kavramı nedir? Bir onu öğrenmek istiyorum.
Sayın Davutoğlu'na da seslenmek isterim; eğer sen, oturup da bir parti olarak kendi seçim beyannamenin düzenlemekten acizsen, o koltukta niye oturuyorsun? Senin danışmanların, siyasetçilerin, devlet adamların yok mu? Oturup kendi seçim beyannamenin hazırlarsın. Üzülerek söylüyorum, çift başlı bir yönetim var. Düne kadar yoktu Türkiye'de, neden şimdi oldu? Toplum bundan rahatsız, huzursuz. Cumhurbaşkanı Anayasa'da tanımı yapılan görevi yapsın, itirazımız yok ama çıkıp bir siyasal partinin açıkça destekçisi gibi davranırsa, o zaman adama sorarlar. Namus ve şereften sen ne anlıyorsun arkadaş? Neden o yemini ettin? Namus ve şeref kavramı bu kadar ucuz mu? Bu kadar ucuz olmamalı."
-"Bir şey söylenecekse Dışişleri Bakanı dillendirsin"
"Yemen krizi üzerinden İran ile yaşanan bir sıkıntı var. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin dış politika konusunda sınıfta kaldığını, bütün komşularıyla kavgalı olduğunu savundu.
"İran'la ilişkilerimiz biraz ortadaydı, şimdi onlarla da kavga etmeye başladık" diyen Kılıçdaroğlu, eskiden Ortadoğu'da bir olay meydana geldiğinde, herkesin gözünün hakem olarak Türkiye'ye dönerken, bugün tecrit edilmiş hale geldiğini iddia etti.
Türkiye'nin, Ortadoğu'da hem siyasal hem de ekonomik olarak kan kaybettiğini öne süren Kılıçdaroğlu, "Dış politika konusunda eğer bir şey söylenecekse, bunu öncelikle Dışişleri Bakanı'nın dillendirmesi gerekir. Bu ülkede Dışişleri Bakanı kim, hatırlayan var mı? Nasıl bir ülke olduk biz? Herkesle kavgalı" diye konuştu.
Dış politikanın milli olması, buna muhalefetin de destek vermesi gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, dış politikaların ülkelerin çıkarları üzerine inşa edildiğini ve bunların dengeli olması gerektiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, mezhep endeksli bir dış politika güdüldüğünde, Ortadoğu bataklığının bir parçası olunacağını ifade etti.
-"Milletvekilleri nasıl bekleme odasına alındı?"
"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 'parlamenter sistem bekleme odasına alınmıştır' yönünde bir açıklaması oldu. Bu konuyla ilgili değerlendirmeniz nedir?" sorusuna, Kılıçdaroğlu, "Millet diyorlardı değil mi? Bu 550 milletvekilini kim seçti? Millet seçti. Nasıl oluyor da milletin seçtiği milletvekilleri şimdi bekleme odasına alındı, kim aldı? Millet mi aldı? İnsanın biraz millete, millet kavramına saygısı olur. Milleti sadece kendisi olarak gören bir anlayış, demokrasiye en büyük zararı veren anlayıştır. 'Ben milletim' diyor, iyi de 77 milyon insan ne?" dedi.
Türkiye'nin geldiği noktanın iyi bir nokta olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, 77 milyon vatandaşı düşünmeye çağırdı.
Türkiye'de işsizlik ve yoksulluğun bulunduğunu, sanayicinin, esnafın, çiftçinin sorunlarının olduğunu, 2 milyon Suriyelinin Türkiye'de olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Biz sorunların tamamını unuttuk, bir kişiyi göre rejim oluşturmaya çalışıyoruz. 'Efendim parlamenter sistemi atalım, yerine başkanlık sistemi kuralım.' Nasıl bir başkanlık sistemi? 'Amerika'daki gibi olmasın, başka yerdeki gibi olmasın, bize uygun bir başkanlık sistemi olsun?' Türkiye'nin derdi bu mu? 200 yıllık bir parlamenter sistem deneyimimiz var. Eksiği var mı? Var. Nereden kaynaklanıyor eksikliği? 12 Eylül darbe yasalarından kaynaklanıyor. Gelin değiştirelim, açık çek verdik. Demokrasiyi güçlendirelim, yüzde 1 oy alan bir parti bile bir milletvekili parlamentoya getirsin. Çoğulculuktan niye korkuyoruz? Hepsine 'hayır' dendi. Bir kişiye göre rejim oluşturacağız. Bu toplumun buna izin vereceğini sanmıyorum."
-"Bu başbakan kağıttan mı?"
"Cumhurbaşkanına örtülü ödenek tahsisi TBMM'den geçti. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?" sorusu üzerine de Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Örtülü ödenek, Başbakanın namusuna teslim edilen bir paradır. Ve ancak mille menfaatler için kullanılabilir. Kullanacak kişinin de sorumluluğu vardır. Bütçeyi parlamentoya getiren başbakandır. Başbakanın parlamentoya hesap verme yükümlülüğü var. O nedenle örtülü ödenek konusunda da sorumlu olan başbakandır. Şimdi örtülü ödeneğin kullanımının bir kısmını cumhurbaşkanına devrediyorsunuz. Cumhurbaşkanının sorumluluğu var mı? Hayır, anayasaya göre sorumluluğu yok. Peki sorumluluğu olmayan bir kişiye neden örtülü ödenek kullanımını veriyorsunuz? Bu şu anlama geliyor; Öyle olaylar olacak ki başbakanın bile haberi olmayacak, o olayları finanse etmeyi cumhurbaşkanı üstlenecek. İyi de bu başbakan kağıttan başbakan mı, ilkokul öğrencisi mi bu başbakan? Böyle bir anlayış devlette olabilir mi?
Milli menfaat dolayısıyla bir para harcanacak, başbakanın bile haberi olmayacak. Bu doğru değil. Sorumluluk üstlenen kişiye para harcama yetkisi verilir. Sorumluluk üstlenen kişi kim? Yasalara göre başbakan, örtülü ödenek kullanabilir. Cumhurbaşkanı örtülü ödeneği nerede kullanacak? Büyük bir ihtimalle kaçak sarayın yapımında, gerçek rakamlar kamuoyuna yansımasın diye. Orada kullanacak, başka nerede kullanacak? Hadi istihbarat işlerinde kullanılacak diye düşünelim, milli istihbarat kime bağlı? Başbakana. Genelkurmay istihbarat? Başbakana. Emniyet istihbarat? Başbakanlığa. Hepsi oraya bağlı. Cumhurbaşkanına ne bağlı? Ayrıca cumhurbaşkanı devletin bütün kurumlarının uyum içinde çalışmasından sorumlu. Siz başbakanlığı, başbakanı baypas edip örtülü ödenek kullandığınız andan itibaren en büyük uyumsuzluğa imzayı atmış olursunuz. Bunlar doğru değil."
-"Ön seçime katılım yüzde 60 civarında"
"CHP'nin ön seçimlerinde bazı isimler liste dışında kaldı. Ön seçimi nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Madem ki seçilen kişiye milletvekili, milletin vekili diyoruz, milletin vekilini, milletin kendisi seçsin. İşin özeti budur. CHP bu konuda çok önemli bir adım attı. Demokrasi açısından çok önemli bir adım attı. Ben Genel Başkan olarak şunu önerdim bütün partili arkadaşlarıma; gençlere ve kadınlara önem verin. Madem ki bu ülkenin nüfusunun yüzde 50'si genç, onlara siyasette imkan sağlayalım, önlerini açalım. Listeler bu çerçevede büyük ölçüde oluştu, memnunum. Siyasette yeni bir atmosfer, huzur, yeni insanlar bunlar olmalı. CHP'nin ön seçimi, bütün siyasi partilere örnek olmalı " diye konuştu.
"Ön seçime katılımın düşük olmasını neye bağlıyorsunuz? CHP'li seçmen neden sandığa gitmedi?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "31 Aralık 2014 itibariyle partiye üye olanlar oy kullandılar. Yılbaşından bu yana partiye üye olanlar, özellikle internet ortamında üye olanlar, oy kullanmadılar. Çünkü öyle bir süreç yapılmıştı, öyle bir karar alınmıştı. Katılım yüzde 60 civarında, küçük bir rakam değil, önemli bir rakamdır. Neden daha yüksek bir katılım olmadı onu araştırmamız, üyelerimize sormamız lazım. Ona bakacağız" dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.