'10 Ağustos'ta bir dönem fiilen bitmiştir'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "10 Ağustos'ta Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle Türkiye'de bir dönem fiilen bitmiştir" dedi.
DENİZLİ (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10 Ağustos'ta Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle Türkiye'de bir dönemin fiilen bittiğini belirterek, "Kimilerinin 1876'dan, kimilerinin 1924'ten, bazılarının 1946'dan başlattığı parlamenter sistem, 10 Ağustos'ta bir daha geri dönüş olmamak üzere milletimiz tarafından bekleme odasına alındı. Bu bekleme ne kadar sürecek veya ne zamana kadar sürecek? Ya mevcut uygulamaya anayasal zemin kazandırılana ya da bunun yerine yeni bir sistem ikame edene kadar. Bunun kararı da 7 Haziran seçimlerinde verilecek" dedi.
Erdoğan, Denizli Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen ve sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle bir araya geldiği yemekteki konuşmasında, Türkiye'nin halkın oyuyla seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olarak Denizli'de bulunduğunu anımsattı.
Denizli'ye 24'üncü kez geldiğini, cumhuriyet tarihinde gerek başbakan gerek cumhurbaşkanı olarak kente bu kadar çok ziyaret gerçekleştiren siyasetçi olmadığını düşündüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz Ankara merkezli çalışmadık, biz Türkiye merkezli çalıştık. Gidilmedik yer bırakmadık, koştuk ve büyük ilçeleri dahi elden geçirdik. Bu ifade bir kaç saniye içinde ağzımızdan kolaylıkla çıkıyor olabilir, ancak bu ifadenin gerisindeki manayı çok iyi kavramamız gerektiğine inanıyorum" diye konuştu.
Vatan ve millet aşkı olmadan bu çalışmaların yapılamayacağını ifade eden Erdoğan, "Eğer bu sevda sizde varsa yaparsınız, yorulmak da bilmezsiniz ama böyle bir sevdası, aşkı, derdi olmayan çok çabuk yorulur ve tökezler" dedi.
10 Ağustos'ta cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle bir dönemin fiilen bittiğine dikkati çeken Erdoğan, "Kimilerinin 1876'dan, kimilerinin 1924'ten, bazılarının 1946'dan başlattığı parlamenter sistem 10 Ağustos'ta bir daha geri dönüş olmamak üzere milletimiz tarafından bekleme odasına alındı. Bu bekleme ne kadar sürecek veya ne zamana kadar sürecek? Ya mevcut uygulamaya anayasal zemin kazandırılana ya da bunun yerine yeni bir sistem ikame edilene kadar. Bunun kararı da 7 Haziran seçimlerinde verilecek" ifadesini kullandı.
'Bu, Türkiye'nin ve milletimizin bekası meselesidir'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de kimsenin, işlerin 2014 öncesinde, özellikle de 2002 öncesinde yürüdüğü gibi yürümesini beklememesi gerektiğini vurgulayarak, sözlerine şöyle devam etti:
"O dönem geride kaldı. Ne diyor Mevlana 'Dün dünde kaldı cancağızım, yarın için bir şeyler söylemek lazım'. Artık Türkiye için yeni şeyler söyleme zamanıdır. Her büyük değişim gibi bu da hiç şüphesiz sancılı olacak, sıkıntılı olacak. Şunu açık ve söyleyeyim, bir büyüğümün ifadesidir, 'Evlat her kutlu doğum sancılı olur' derdi.
Yıllardır sahip oldukları gücü, imkanı kaybetmek istemeyenler bu değişime sonuna kadar direnecekler. Muhalefet partilerinin direnişi bu yüzdendir. Hatta bir kısmı kendi geçmişlerini kendi savundukları ilkeleri reddetme pahasına bu direnişi sergiliyor. Aynı şekilde kurumlar buna direnecektir, aynı şekilde eski Türkiye'nin zaaflarından beslenerek varlıklarını sürdüren aydınlar, gazeteciler, iş adamları da buna direnecektir. Bir de bu süreci doğru okuyamadıkları için, meseleyi tam olarak kavrayamadıkları için değişime direnç gösterenler var. Onların zaman içinde doğruyu, gerçekleri görerek saflarını yeniden belirleyeceklerine inanıyorum.
Bu dönemde önemli olan bizim bu değişimi sebepleri, sonuçları, getirileriyle milletimize doğru ve tam olarak anlatabilmemizdir. Yeni Türkiye'nin ne olduğunu, yeni anayasaya niçin ihtiyaç duyduğumuzu, başkanlık sisteminin ülkemize neler kazandıracağını sabırla, doğru argümanlar ve örneklerle milletimize izah etmeliyiz. Seçim süreci bunun için önemli bir fırsat. Artık ok yaydan çıktı, önemli olan hedefine ne derece isabetle varacağıdır. Bunun için hepimize çok önemli görevler düşüyor. Bu mesele günlük siyasetin malzemesi olacak kadar basit değildir. Bu, Türkiye'nin ve milletimizin bekası meselesidir. Ben damdan düştüm, dertliyim. Patinaj yapan bir Türkiye istemiyorum. Bizim çok daha hızlı, sıçrayarak, çok daha ileri gitmemiz ve muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmamız lazım. Onun için de kaybedecek vaktimiz yok."
'Herkes topu şu anda birbirine atıyor'
2023 hedeflerinin önemine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kişi başına milli gelirin 25 bin doların üzerine çıktığı bir Türkiye'nin, muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmış olacağını dile getirdi.
Yeni anayasa yapma fırsatının 2011'de kaçırılmasının ardından ülkede, bölgede ve dünyada önemli gelişmeler yaşandığına, Suriye, Irak, Filistin, Mısır, Libya ve yakın coğrafyada dört yıllık dönemde yaşananların Türkiye'yi de yakından ilgilendirdiğine vurgu yapan Erdoğan, Rusya'da, Ukrayna'da ve Gürcistan'da önemli gelişmeler yaşandığının altını çizdi.
Ukrayna'ya dün yaptığı ziyareti anımsatan Erdoğan, ülkenin yaklaşık yüzde 7-10'luk bölümünün işgal altında olduğu bilgisinin kendisine aktarıldığını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Minsk Süreci'ne işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bir hafta önce Sayın Putin ile görüştüm, o 'Ukrayna, Minsk Sürecine uysun' diyor. Sayın Poroşenko ile görüştüğümde, o da 'Sayın Putin, Minsk Sürecine uysun' diyor. Herkes topu şu anda birbirine atıyor. Biz de 'Etmeyin, eylemeyin bunların hepsi sizin için, bölge için kayıp' diyoruz. Kırım Tatar Türkleri şu anda zulüm, eza cefa içerisinde. Bir taraftan bunları da takip ediyoruz, kovalıyoruz. Onun için Türkiye'nin üzerindeki yükün ne kadar ağır olduğunu bilmemiz lazım. Biz kabuğunun içinde küçülen bir ülke, bir millet olamayız. Biz nasıl tarihte büyük bir milletsek bugün de büyük bir millet olma yolunda devam etmek zorundayız. Şu anda bizden beklenen, istenen bu. Soruyorlar, 'Nerede kaldınız?' Niye? Çünkü geçmişimiz itibarıyla üzerimizde böyle bir yük var. Diyor ya şair, 'Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz, gelmişiz dünyaya millet, milliyet nedir öğretmişiz'. Biz böyle bir milletiz. Öyleyse bu millet küçülemez."
'Cumhurbaşkanı olarak konu mankeni değilim'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "'Cumhurbaşkanı siyaset yapıyor' diyorlar. Ne demek o? Yani Cumhurbaşkanı siyasetin dışında olabilir mi? Siyasetle ilgili söyleyeceği hiç bir şey yok mu? Bunlar kendilerine göre konu mankeni arıyorlar. Ben Cumhurbaşkanı olarak konu mankeni değilim" dedi.
Tüm bu gelişmeler karşısında Türkiye'nin bir yandan mevcut kazanımları korumak diğer yandan 2023 hedeflerine ulaşmak için çaba harcadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2011 seçimlerinin ardından yeni anayasa çalışmalarının akamete uğradığını söyledi.
Erdoğan, gezi olayları sırasında dünyanın Türkiye'nin üzerine geldiğini kaydederek, "Batı'nın gazetelerinde nasıl saldırdılar bize? Güya bizim güvenlik güçlerimiz, polisimiz her tarafı yaktı yıktı. Buradan sesleniyorum, ey batı, peki daha geçen gün, Hamburg'ta yapılanlar neydi? Hamburg'ta o insanların ne hale getirildiğini gördük değil mi? Nasıl Alman polisinin o insanları kan revan içerisinde bıraktıklarını gördük değil mi? Bize dürüstlük dersi verenler, vermek isteyenler, bizim polisimizi kötüleyenler önce kendilerine baksınlar. Aynaya baksınlar, kendilerini görsünler. Bizim çoğu yerde polisimiz dayak yemiştir, sabırla bunlara dayanmıştır, tahammül etmiştir" değerlendirmesini yaptı.
17-25 Aralık darbe girişimiyle ülkenin sosyal, siyasi ve ekonomik olarak çökertilmeye çalışıldığını ifade eden Erdoğan, başarıya ulaşamayan bu girişimlerin zaman ve enerji kaybına yol açtığını belirtti.
"Suriye meselesinin seyri, DEAŞ konusu başta olmak üzere tamamen ülkemizi köşeye sıkıştırma, Ortadoğu'daki çatışmaların içine çekme amaçlı olarak geliştirildi" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çözüm Süreci ile yakalanan olumlu ivmenin tersine çevrilmesi için Kobani bahanesiyle sokakların kışkırtılmaya çalışıldığını bildirdi.
'İnsanları katledecek oyuncakları ellerinden alınıyor'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"6-8 Ekim olaylarında halkı sokağa davet edenler kimlerdi, cam, çerçeve, halk otobüsleri, vatandaşların araçlarını yakanlar, yıkanlar kimlerdi? Benim Kürt vatandaşlarım adına temsilin kendilerinde olduğunu söyleyenlerdi. Bölücü terör örgütünün mensuplarıydı. Bunlar, molotofkokteyli bir bomba muamelesi görsün, aynı şekilde havai fişekler, demir bilye, sapan suç aleti sayılması ve benzer bir konular şu anda İç Güvenlik Paketi'nde yer alınca hepsi isyan ettiler. Niye? İnsanları katledecek oyuncakları ellerinden alınıyordu da onun için.
Molotofkokteyli suç olmaktan çıksın diyoruz. Peki Küçükçekmece'de Serap yavrumuzu belediye otobüsünün içinde molotof kokteyliyle yakmadınız mı, orada onu o şekilde öldürmediniz mi? Nasıl olacak da bunlar suç olmaktan çıkacak. Bu bir, beş, on, yüz değil. Ülkemizin her yerinde bunları bunlar yaptılar, yapmaya devam ettiler. Hala bunu sürdürmek istediler. Aslında bu yasa geç bile kalınmış bir yasa. Güvenlik güçlerimizin elinin de tabii ki hukuk içerisinde güçlü olması gerekiyor. Bugün de bu amaçla bunlar her türlü yolu denediler, deniyorlar."
'Yeni anayasanın vazgeçilmez ve ertelenemez bir ihtiyaç haline geldiği açıktır'
En küçük bir ekonomik dalgalanmayı dahi, Türkiye'yi 1994 ve 2001'de olduğu gibi krize çevirmek isteyenlerin olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu gayretlere hiçbir zaman fırsat vermeyeceklerini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye bu netameli hadiseleri en az zararla geride bıraktıysa öncelikle bunun sebebi milletimizin feraseti ve basiretidir, daha sonra da milletin emanetine canı pahasına sahip çıkan güçlü bir iktidarın iş başında bulunmasıdır. Bu süreçte koalisyon dönemlerinin Türkiye'si olsaydı Allah muhafaza felaket üzerine felaket yaşamıştık. İşte tüm bunlardan çıkardığımız dersler ışığından diyoruz ki madem Türkiye cumhurbaşkanını halkın seçmesiyle yeni bir döneme girdi, gelin bunu bir adım daha ileriye taşıyalım, gelin milletimizi bu darbe ürünü anayasadan kurtaralım. Yeni anayasanın vazgeçilmez ve ertelenemez bir ihtiyaç haline geldiği açıktır.
Öyleyse milletimizin karşısına yeni bir projeyle, yeni bir gelecek tasavvuruyla çıkalım, bunun adına Yeni Türkiye dedik. Yeni anayasayı da başkanlık sisteminin formülünü de mümkün olan en geniş katılımla, mümkün olan en geniş uzlaşmayla yapalım istiyoruz. Meclis'te grupları bulunan diğer siyasi partiler bu tekliflerimize peşinen ve kapıları tamamen kapatmak suretiyle başbakanlığım döneminde 'hayır' dediler. Öyleyse geriye müracaat edeceğimiz, derdimizi anlatabileceğimiz, destek isteyeceğimiz tek bir merci kalıyor, milletimiz."
Her gittiği yerde meseleyi paylaştığını, milletin desteğini talep ettiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tabi rahatsız oluyorlar. 'Cumhurbaşkanı siyaset yapıyor' diyorlar. Ne demek o? Yani Cumhurbaşkanı siyasetin dışında olabilir mi? Siyasetle ilgili söyleyeceği hiç bir şey yok mu? Bunlar kendilerine göre konu mankeni arıyorlar. Ben Cumhurbaşkanı olarak konu mankeni değilim. Hamdolsun, şimdiye kadar bu teklifimin çok büyük hüsnü kabul gördüğüne şahit oldum. Biz bu meseleyi milletimize anlattıkça, onun kalbini ve rızasını kazandıkça arzu ettiğimiz o büyük uzlaşmayı sahada oluşturabileceğimize inanıyorum. Bunun için kapı kapı dolaşacak, her vatandaşımıza derdimizi anlatacağız. Bu konuda siz Denizli'deki kardeşlerimin öncü olacağına inanıyorum."
Çanakkale Zaferi'nin 100. yıl dönümü
Bugünlerde son derece tarihi günlerin idrak edildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şöyle konuştu:
"18 Mart Çarşamba günü Çanakkale Deniz Zaferimizin 100. yıl dönümünü yad ettik. Gelibolu ve Çanakkale'de düzenlenen törenlerde her zaman olduğu gibi yine coşku, heyecan, gurur vardı. Ülkemizin dört bir yanından gelen yaşlılarımız, gençlerimiz, çocuklarımız, şehit ve gazilerimiz için dua etti, fatihalar, yasinler okudu. İnşallah bu yıl bu müstesna yıl dönümünü sadece 18 Mart ile Şehitler haftasıyla sınırlamayacağız. Tüm yıl boyunca etkinlikler düzenleyecek. Çanakkale ruhunu tekrar tekrar hatırlayacak ve hatırlatacağız."
14 Mart'ta Tıp Bayramı sebebiyle Çanakkale'de olduğunu, toplu açılışlar yaptıklarını, Çanakkaleli vatandaşlarla bir araya geldiğini anlatan Erdoğan, "18 Mart'ta Başbakanımız aynı şekilde Çanakkale'deydi. Çanakkale'de her zaman yaptığımız gibi Çanakkale Stadı'nda toplantıyı yaptılar, ardından şehitlikte gayet güzel anlamlı mesajlarını verdiler. 24 Nisan'da dünya liderlerini davet ettiğimiz bir Çanakkale'de, kara savaşlarının olduğu günün 100. yıl dönümünü kutlayacağız. Şu ana kadar 30'u aşkın devlet başkanı ve hükümet başkanından geri dönüş aldım, geleceklerini bildirdiler ve takip ediyoruz. Takip edeceğiz. Diliyoruz bu sayı artsın ve coşkulu şekilde kara savaşlarının 100. yıl dönümünü Çanakkale'de kutlayalım. Oradan bütün dünyaya Çanakkale'nin savaşlardan bir savaş olmadığını, bunu ilan edeceğiz. Çok güçlü bir şekilde barış ve dostluk mesajı vereceğiz" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yurt içinde ve yurt dışında yaşayan tüm vatandaşlardan Çanakkale'yi ziyaret etmelerini arzu ettiğini anlattı.
Çanakkale'ye 10 yıl önce yılda gelenlerin sayısının 250-300 bin olduğunu, bugün ise 3 milyona ulaştığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çanakkale'ye çok ciddi yatırımlar yapıldığını, yapılan yatırımların geri döneceğini belirtti.
Çocukların, gençlerin Çanakkale ruhunu yerinde dinlemesini isteyen Recep Tayyip Erdoğan, "Orada boş yer yok. Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda - canı cananı bütün varımı alsın da hüda, etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda diyenlerin orada yattığını görecekler. Bu anlamlı bir şey. Onlara dedelerinin istiklal ve istikbalimiz için ödedikleri bedelleri siz büyüklerin anlatması lazım. Onlara tüm yokluğa, yoksunluğa ve imkansızlıklara rağmen imanın, azmin ve ceddin bir araya geldiği zaman nelere kadir olduğunu izah edin" diye konuştu.
Çanakkale Zaferi'nin istikbal mücadelesinin ateşleyicisi olduğunu, Yahya Kemal Beyatlı'nın "Şu kopan fırtına Türk ordusudur Yarabbi- Senin uğrunda ölen ordu budur Yarabbi- Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın- Galib et, çünkü bu son ordusudur İslam'ın" dizeleriyle anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Böyle bir yapı, böyle bir anlayış oradaki. Onlara bu toprakları vatan kılan değerleri, Kuzey Afrika'dan Balkanlar'a, Orta Doğu'dan Kafkasya'ya kadar kardeşlerimizin nasıl seferber olduklarını göstermek gerekiyor. Bugün bizim için Filistin neyse, dün Filistin için Çanakkale oydu" dedi.
Çanakkale'ye Libya'dan, Gazze'den, Mısır'dan gelenlerin olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Niye geldiler, çünkü Müslüman kardeşleri 7 düvele karşı savaşıyordu. O zaman yanımızda sadece Almanya vardı. 7 düvel karşımızdaydı" ifadelerini kullandı.
Çanakkele ruhundan nasibini almamış olanların bulunduğuna değinen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Millet olma bilinci olmayanların hezeyanlarını duyuyoruz. Çanakkale Zaferi ile ilgili nasıl ahlaksızca ifadeler kullanabildiklerini görüyorsunuz. Bu yıl bu anlamda çok önemli bir fırsattır. Ben bütün kardeşlerimizden bu fırsatı değerlendirmelerini, Çanakkale'yi ziyaret etmelerini anlamlı buluyorum" dedi.
Çanakkale Zaferi'nin 100. yıl dönümünü yeniden kutlayan Erdoğan, gazi ve şehitleri minnetle andığını da sözlerine ekledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.