B İ Z B Ü Y Ü K B İ R M İ L L E T İ Z

Urfa’dan Uefa’ya giden yeni yol, Yüksek yargıdaki çatışmalar, Yargıtay seçimleri, Filistin için eylem çeşitlemeleri, yerel seçimlerden sonra gün bile değil saat farklarıyla mazbata sahibi değişiklikleri…Son günlerde göz açıp kapayıncaya kadar akılda kalanlar. Bunlar yetmiyormuş gibi Süper Kupa müsabakası için Arabistan’a gidip dünyanın gözü önünde maç yapmadan dönüşler, UEFA’dan önce Urfa’ya gidip U-19’la sahaya çıkıp sonra sahadan çekilmeler… Bir kanun devletinde eşine az rastladığımız çelişkiler, boşluklar, hesap sormadan, ceza kesmeden geçiştirilen olay ve durumlar…Tüm yaşananlar kim için, ne için? Her bir olayın doğrudan muhatabı olduğu halde kumdan çıkmayan kafalar…Bir suç varsa cezası da vardır. Bir şikayet varsa iletilecek mercî vardır. Bir mahkemenin kararı tatmin etmezse bir üst mahkeme vardır. Kanun devleti herkesin gönlünden geçeni karşılamaz; ama herkese gönül rahatlığıyla yaşama imkanı sunar. Kanunla kurulan ve yönetilen ülkeyi taraftarı fazla olanların, sesi çok çıkanların, soyu sülalesi kalabalık olanların eline bırakırsanız kanunlarınız, kurallarınız bir hiç olur. Toplum nizamı bozulursa hiçbir bireyin huzuru kalmaz. Düzensizlikten, başıboşluktan yararlanarak kısa vadede çıkar elde ettiğini düşünenlerin de her şey ellerinde kalır. Bir imparatorluk bakiyesi olan bu güzel ülke hiç kimsenin oyunu ve oyuncağı değildir. Bu ülkeye oyun oynamak isteyen herkesin oyunları başına geçmiştir. Bunu görmek, anlamak ve anlatmak büyük bakiyenin “işçi ve bekçi”lerinin görevidir. Her zorluk güçlü fikir ve eylemlerle aşılır.

Büyüklük kriz zamanlarında, zor zamanlarda belli olur. Akıl yürütme, fikir verme, çözüm önerisi sunma, kötülüğü önleme, yangına körükle gitmeyip söndürmek için elinden geleni yapma bir vicdan, irfan, hikmet, medeniyet işi ve gücüdür.

Bu topraklar engin bir medeniyet tasavvurunun yeşerdiği topraklardır. Bu topraklar “ Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı!” diyenlerin yurdudur.Bu topraklarda hiç kimse bir başkasının evine ateş atmaz, komşusu aç mı tok mu diye düşünür ve hiçbir zaman komşusuna gidip katliam yapmaz; ırkı, dini, mezhebi farklı diye ondan yüz çevirmez. Onun içindir ki asırlardır çeşitliliğimiz devam eder. Bilir ki her can, kendi canı kadar kıymetlidir. Bunun dışında bir düşünceye sahip olanlar iyi niyet temsilcisi değildir, başka hesap peşindedir. Asıl hesabın rûz-i mahşerde olacağına inananların zor zamanlarda birliği, beraberliği, dayanışmayı, kolaylaştırmayı elden bırakmaması lazımdır. Basit çıkar ilişkilerine; sanal dünyada, sosyal medyada şahsiyetsizliklerini ilan edenlere, ben daha haklıyım çığırtkanlıklarına, şahsi ikballeri için cümleyi küle çevirenlere itibar edilmemelidir. Asıl itibar; cümle mahlukatın rızasında ve duasındadır; bir karıncanın, börtü böceğin, kuş yuvalarındaki yavruların, yaprakların hışırtısındaki zikirde ve onu işitmededir.

Her verimli tarlada, toprakta ayrık otları olur.Siz emek vererek o ayrık otlarını kurutmak, temizlemek için mücadele etmezseniz gün gelir verimli toprakların hepsi ayrık otlarıyla dolar. Artık o topraklarda kıymetli ürün yerine hiçbir şeye faydası olmayan unsurlar barınır.Biz, buna müsade etmeyecek “ hayasız akınlara” göğsünü siper, gönlünü nefer edecek bir milletiz. Millet olmanın özü de budur: ortak duruş, duyuş,haysiyet, hassasiyet, basiret… Bunun dışındakiler zaten dışarıdadır.

Biz büyük bir milletiz. Kuruluşu da kurtuluşu da destanlara şamildir. Anayasa ve kanunlar kurum ve kuruluşların, kişilerin hak ve hürriyetlerini belirler. Hiç kimseye, hiçbir zümreye,aileye veya kişiye imtiyazlı bir hak tanınmamıştır. Bu kapı kilidi sağlam bir kapıdır; daha çok eşitlik iddiasında bulunanlar, başka bir eşiği aşındırabilirler.