'Rakka'daki posteri ABD nasıl izah edecek?'
İSTANBUL
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, D-8 Ekonomik İşbirliği Örgütü 9. Zirvesi'nin ardından Dolmabahçe Sarayı'nda basın toplantısı düzenledi.
Türkiye'nin son yıllarda birçok önemli zirveye ev sahipliği yaptığını ifade eden Erdoğan, 1997'de kurulan D-8'in 20. seneidevriyesinin tam bir kardeşlik atmosferi içinde kutlandığını dile getirerek, şöyle devam etti:
WEB TV ADANAPOST - 'Rakka'daki posteri ABD nasıl izah edecek?'
"Üç kıtada temsil edilen D-8 teşkilatının yedi saygın üyesini, kıtaları birleştiren yedi tepeli İstanbul'da misafir ettik. Zirve sırasında D-8 ülkelerinden gelen dostlarımızla birlikte geçtiğimiz aslında 20 yılın muhasebesini yaptık. Teşkilatın kendini yenileyip geliştirmesi, geleceğe çok daha güçlü şekilde hazırlanması için hangi adımları atmamız gerektiğini istişare ettik. Üye ülkelerin müşterek duruşunu ortaya koyan İstanbul Bildirisi de yine zirve kapsamında kabul edildi. Ayrıca kısa ve orta vadede gerçekleştireceğimiz hedefleri konu alan bir eylem planı üzerinde de mutabık kaldık. D-8 tarihinde 20 yılın önemli bir kilometre taşı olduğunun bilinciyle kendimize bazı hedefler belirledik. Tercihli ticaret, vize ve gümrük anlaşmalarının tüm üye ülkelerce onaylanması ve işlerlik kazandırılması öncelikli hedeflerimizdir."
Erdoğan, geleceğin teminatı olan gençleri yetiştirecek projelerin üzerinde de çalışacaklarını vurgulayarak, zirve bildirisinde de yer aldığı gibi İran'da D-8 Üniversitesi kurulacağını kaydetti.
"Ticaret hacmi üye ülkelerin potansiyelinin altında"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomik alanda mevcut ticaret hacminin yeterli olmadığını, üye ülkelerin potansiyelinin çok altında seyrettiğini de müzakere ettiklerini belirterek, "Toplam ekonomik büyüklüğü 3 trilyon 770 milyar dolar olarak nüfusu 1,1 milyar olan devasa bir teşkilata 100 milyar dolarlık ticaret hacmi yakışmıyor. İnşallah bu rakamı 500 milyar dolara çıkarmak için gayret göstereceğiz." diye konuştu.
Savunma sanayi, tarım, turizm, eğitim ve enerji gibi alanlarda iş birliğini daha da derinleştirmenin yollarını arayacaklarını vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Öte yandan üye ülkeler arasındaki ticareti de kur baskısından kurtarmamız gerekiyor. Öyleyse kendi milli paralarımıza geçmemiz lazım. Kendi milli paralarımızla alışverişlerimizi yapmamız lazım. Buna yönelik olarak da bir takas odası kurmayı planladık. Dönem başkanlığımız sırasında inşallah ülkelerimizin Merkez Bankası başkanlarını bu amaçla bir araya getirecek, bu meseleyi enine boyuna tartışacağız. Bütün bunlarla beraber bir diğer adım da biz burada D-8'i genişletmekten de korkmayalım, dedik. Görüştüğüm arkadaşlara bu teklifi de yaptım. Nitekim Dışişleri Bakanlarımız kendi aralarında görüştüler. Bu sayıyı, D-8'i, D-20'ye kadar çıkarabiliriz. Böyle bir adım atmamızın çok çok faydalı olacağını ve bu konuda da birebir yaptığım görüşmelerde arkadaşlarımız 'Biz bu düşüncenize olumlu bakıyoruz.' dediler. Bunun takibini, detaylarını Dışişleri Bakanlarımız aralarında görüşecekler."
"Nitelikli çoğunluk ve oy çokluğu anlayışı getirilmeli"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, oy birliğiyle karar anlayışının kaldırılması gerektiğini ifade ederek, bunun yerine nitelikli çoğunluk veya oy çokluğu anlayışının getirilebileceğini söyledi.
Oy birliği anlayışının mekanizmaları tıkamaktan başka hiçbir işe yaramadığını, bunun Avrupa Birliği'nde de görüldüğünü dile getiren Erdoğan, "Oy birliği diyorlar. Bakıyorsun bir tane ufak ülke geliyor, önü tıkıyor. Mesafe alınması lazım. Mesafe alınamıyor. Burada da aynı durumu yaşamak istemiyoruz. Onun için nitelikli çoğunluk olabilir veyahut oy çokluğu olabilir. Hızla yola devam edelim." dedi.
Erdoğan, uluslararası örgütlerde dönem başkanlığı görevinin önemli olduğunu, özel sorumluluklar gerektirdiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Bu dönem başkanlığı Türkiye açısından bir ayrıcalık olduğu kadar aynı zamanda önemli bir mesuliyet de teşkil ediyor. Bunun birinci sebebi, vazifeyi D-8'in 20. kuruluş yıl dönümünde devralmış olmamızdır. Bir başka nedeni ise Türkiye olarak bu görevi ikinci kez devralmamızla birlikte dönem başkanlığı çarkı ikinci devresine giriyor. Artık inşa sürecini geride bırakıp daha somut ve proje odaklı projeler peşinde koşacağız. 20 yılı geride bırakan ve olgunluk çağına doğru yelken açan D-8'in günümüz dünyasında artık daha fazla görünürlük kazanması gerekiyor. Zirve oturumunda da belirttiğim üzere D-8 zirvesi ülkeleri olarak geleceğimizi birkaç uluslararası kuruluşun ve aktörün insafına bırakamayız."
'Biz kendimiz rahat yaşayacağız diye milyarlarca insanın emeğini sömüremeyiz'
Erdoğan, 7 milyarlık insanlık ailesinin her açıdan kaderlerinin birbirine geçtiğini, kaderdaşlıklarının arttığını söyledi.
Çevreyi kirleten, doğal kaynakları düşüncesizce tüketen, kazanç uğruna savaşı, çatışmayı, katliamları meşru gören bir kalkınma modelini asla benimseyemeyeceklerini vurgulayan Erdoğan, "Biz kendimiz rahat yaşayacağız diye milyarlarca insanın emeğini, alın terini sömüremeyiz." dedi.
"D-8 içindeki ülkelerin kendi paralarıyla alışveriş yapması mümkün olacak"
Konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, D-8 ülkeleri arasında milli para kullanılması ve takas odası kurulmasına ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:
"D-8 ülkeleri kendi içinde birçok alışverişleri malum yapıyorlar. Bu alışverişleri yaparken burada kendi parasını kullanarak rahatlıkla karşı taraftan malını ne yapacak? Alabilecek. O malı alabilmek için dolar bulmasına gerek yok. Veyahut avro bulmasına gerek yok veya bir başka parayı bulmasına gerek yok. D-8 içindeki ülkelerin kendi paralarıyla bunu yapması mümkün olacak. Aynı şey bizim için geçerli. Yani artık TL o ülkelerde bir dolar gibi, avro gibi karşılık bulabilecek. Mesele bu. Bunların paylaşımı karşılıklı olarak nereden yürütülecek? İşte o takas odasından. Onun için merkez bankalarımız bir araya gelmek suretiyle, bu işin bütün detaylarını, takibini ve bu para giriş, çıkışlarının nasıl olacağını da aralarında görüşecekler."
'D-8 ülkelerinin tamamında bir kararlılık var'
Erdoğan, zirvede terörle mücadele konusunda atılacak adımlara ilişkin alınan kararlara yönelik soru üzerine D-8 ülkelerinin tamamında bu konuda kararlılık olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
"Yani özellikle PKK olsun, FETÖ olsun bu konularda buradaki ülkeler ellerinden gelen bütün gayreti göstereceklerini ve bizden bazı bilgileri alma, -istihbaratı konuşuyorum- istihbarat noktasında her türlü dayanışmanın içerisinde olma kararlılığı var. Gerek DEAŞ'a karşı, gerek PKK'ya karşı, gerek Eş-Şebap, gerek en son biliyorsunuz Somali'de olan olaylar ortada. Bütün bu terör örgütlerinin, sadece burada kalanlar değil, nerede olursa olsun hepsine karşı bir ortak tavrı belirleyerek bunların üzerine gitme kararlılığımızı ortaya koyduk ve bunu devam ettireceğiz. Yani ister El Kaide olsun, ister Eş-Şebap olsun, ister bizdeki gibi FETÖ olsun, kim olursa olsun. Çünkü bir insanın ölümünü biz, insanlığın ölümü olarak görüyoruz ve buradaki dayanışmamızı da çok önemsiyoruz. Ancak Suriye'de olduğu gibi, kalkıp da PYD gibi, YPG gibi bir terör örgütünü yanına al, onunla bir başka terör örgütünün üzerine git. Böyle bir anlayış olamaz.
"Dürüst olmaya davet ediyorum"
İşte buyrun, Rakka'da terörist başının posterini orada bir yere asmışlar. Şimdi bunu Amerika nasıl izah edecek? Hadi buyrun. Lafa geldiği zaman 'PKK terör örgütüdür' diyorsun. Avrupa Birliği üyesi ülkeler 'terör örgütüdür' diyor. Peki, Fransa'da kendi devlet televizyonunda, binaya aynı şekilde terörist başının posterini astılar ve polis de oradan seyrediyor. Bunu neyle izah edecekler? Terörle mücadelede dayanışma bu mu? Ama biz ikili görüşmeyi yaptığımız zaman diyorlar ki 'Biz terörle mücadelede yanınızdayız.' İnanmıyoruz, yanımızda değilsiniz. Yanımızda olsanız polisinizle bunları korumazsınız. Almanya'da yürüyüş yapıyorlar, yürüyüş yaparken polis nezaretinde, güvenlik altında her türlü bağırma, çağırma ve posterlerle beraber yürüyüş var. Dürüst değiller. Ben kendilerini önce dürüst olmaya davet ediyorum. Ondan sonra da bizden zaman zaman bazı talepte bulunmasınlar. Bilsinler ki her şeyin bir karşılığı vardır."
Muhabir: Hanife Sevinç, Andaç Hongur, Hatice Şenses Kurukız, Halil İbrahim Başer
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.